Beşiktaş, sezonun ilk maçına iyi başladı diyecektim ki bu oyun 20 dakikayı bulmadı.
Veli’nin sakatlanıp oyundan çıkarken yerini Necip’e bırakması da tam bu dakikalara rastlıyordu. Oyunun genelini bu değişikliğe bağlamak her ne kadar doğru olmasa da Veli’nin orta sahadaki eksikliğinin hissedildiğini görmek gerek. Veli’nin çıkmasıyla Beşiktaş orta alan hâkimiyetini net olarak kaybetti.
Beşiktaş, maçın genelinde Kayserispor ile oynanan son hazırlık maçındaki performansından çok uzak kaldı.
Samet Hoca’nın, geride kalıp hızlı oyuncularıyla kontralarına alışık olduğumuz ve oturmuş bir kadroya sahip İstanbul BBSK karşısında maça kontrollü başlaması, her iki beki Uğur ve Hilbert’in oyunun ofansif tarafına katılmamaları normal karşılanabilir. Maçın başında kontrolsüz ataklarla macera ararken oluşacak kontralarla kalesinde göreceği golün telafisi çok zor olacaktı. Ancak yenen golün ardından takımın neredeyse hiç tepki verememiş olması can sıkıcıydı. Maçın son 10 dakikasında biraz kıpırdanan Beşiktaş’ın bir duran toptan golü bulması çok değerliydi. Bu aşamada 1-1 biten maçta alınan tek puan takım üzerindeki etkisi bakımından 3 puan kadar önemlidir.
Sezonun ilk maçı olması itibarıyla çokça eleştirmemek, takıma ve hocaya zaman vermek gerekiyor. Doğru olan ilerleyen süreçte taşların yerine oturması beklemek. Ne var ki büyük takımlarda bu süre birkaç maçtan ibaret. Üst üste yaşanacak olası tersliklere camianın tahammül göstermeyeceği gibi, takımın moral motivasyonuna da tesir edecek ve zincirleme işleyecek bu süreç içinden çıkılmaz bir hal alacaktır.
Bu maçta olduğu gibi günü kurtaran ve bir sonraki sınava olumsuz tesir etmemesini sağlayan şans melekleri umarım bu süreçte takımın ve hocanın yanında olur. İşler yolunda gider de bu zor dönem atlatılırsa devamı kendiliğinden gelecektir. Takımın zayıf noktaları, sahaya diziliş, taktik vb. unsurlar bir kenara, futbolcuların kazanacağı/kaybedeceği özgüven çok önemli.
Maç içerisindeki tespitlerimi de aktarmak istiyorum. Cenk’in kontrada karşı karşıya pozisyonunu izlerken bir an Rüştü’yü gördüm. Yere yatmak yerine rakibin vuruş açısını vücuduyla kapatırken anlaşılan Rüştü geride iz bırakmıştı. Kişiliğiyle her zaman takdir ettiğim Rüştü’ye kale teslim edilmese de takımda tutulması taraftarıydım ne yazık ki olmadı.
Tüm iyi niyetleri ve mücadelelerine rağmen takımın geneli ilk maç için sınıfta kaldı diyebiliriz. Olcay Şahan hazırlık döneminin aksine beklentilerin çok altındaydı. Mustafa Pektemek de bir o kadar etkisizdi. Artık geçen sezon gelişiyle çok mutlu ve umutlu olduğum Pektemek’in bir şeyler yapması gerekiyor. Hoca kanatta oynattı yerimi yadırgadım gibi söylemleri bahane olarak kabul etmiyorum.
Maçın orta hakemi Özgür Yankaya için de bir parantez açmak gerek. İşini oldukça iyi yaptı, maçın başında İstanbul BBSK’lı oyuncuların sert hamlelerine gösterdiği sarı kartlarla oyunun kontrolünü ele almayı başardı. Cihan’a gösterdiği sarı kartı eleştirenler, bu kartın kısa süre içerisinde üst üste yaptığı faullerin ardından geldiğini gözden kaçırdılar. Nadir hatalarından en önemlisi Hilbert’in rakibinden kaptığı topa faul çalarak hem Beşiktaş’ın oluşacak atağını kesti hem de Hilbert’e sarı kart göstermesi oldu. Olcay’ın taca çıkan topu elle almasına yan hakemin, dışarı çıkmadan topa dokunduğu gerekçesiyle verdiği elle oynama kararı dışında maçta neredeyse hakem hatası olmadı. Fernandes’e rakibinin kayarak yapılan hamlede Özgür Yankaya’yı uyaran da yine aynı yan hakemdi. Bu tür kayarak topa müdahale pozisyonlarında, rakibin hamlesinden kendini korumak adına topa hamle yapmayan futbolcular lehine verilmesi gereken faulleri artık görmeleri gerek hakemlerimizin. Özgür Yankaya’nın, Pektemek’in topa taban hamlesini iyi yakalaması, daha önemlisi Necip’in ceza sahasında topa kritik hamlesinde rakibi yere düşerken pozisyonu iyi süzerek penaltı düdüğünü çalmamış olması, Toraman’a aldığı taban darbesine verdiği sarı kart kararları oldukça önemli düdüklerdi. Kısacası gösterdikleri performansla maçın hakemleri takdiri hak ettiler. Umarım yıllardır yeterince yaşattıkları mağduriyetlerin ardından sezon boyunca tüm maçlarımız böyle yönetilir, biz de eleştirmek yerine takdir etmeye devam ederiz.